Page 28 - Fen Bilimleri Dergi-7
P. 28
GEZİ kuzeyde Doğu Karadeniz, doğuda Malatya, batıda
Aksaray’a kadar uzanan; bugünkü sınırları Nevşehir,
Aksaray, Niğde, Kırşehir ve Kayseri ile belirlenen geniş
bölge Kapadokya. Ne çok efsane savaşçı görmüş bu
topraklar. Büyük İskender’in kıramadığı Kapadokya
halkının direnci sonucu, bölgede kendilerine ait
bir krallık bile kurmuşlar. Derken bu krallık Roma
İmparatorluğu’na dâhil olmuş. Bölge, Hristiyanların
inançlarını yaşamak için Göreme’deki kayalıkları kul-
lanması ile manastır yaşamına ev sahipliği yapmış. MS
64 yılından itibaren Hristiyanlar inançlarına yönelik
baskılardan ve zulümlerden kaçarak Anadolu’ya sığın-
mışlar. O zamanlar Roma İmparatorluğu’nda çok tanrılı
din hâkimdi. Aslında Hristiyanlık inancına sahip top-
luluklar da bulunuyordu. Ancak Roma dönemindeki
baskıcı tutum sebebiyle insanlar inançlarını özgürce
yaşayamıyordu. Bu noktada Kapadokya’da bulunan tüf
kayalıklardaki oyukları ev ve kilise olarak düzenleyerek
bölgeyi gözlerden uzak bir sığınak olarak kullanmışlar-
dı. Kayalık yapısına inşa edilen kiliselerin çokluğundan
dolayı Göreme, özellikle birkaç yüzyıl boyunca, manas-
tır hayatının yaşanabilmesi bakımından adeta dini bir
merkez rolü üstlenmişti. Elbette ki Romalılar bir gün
Hristiyanlığı kabul edecekti. İnananların yıllar boyu
verdikleri onca mücadele sonrasında, politik nedenlerle
de olsa MS 312 yılında I. Konstantin, Hristiyanlığı kabul
etti. Devam eden süreçte Anadolu hızla Hristiyanlaştı
ve tabii ki bu noktada Kapadokya’nın önemli bir rolü
olmuştur demek gerekir. İlerleyen yıllarda etkisini sür-
düren Bizans Dönemi ve dinin siyasi süreçteki etkileri,
Kapadokya’daki kiliselerin duvarlarındaki resimlerle
kendini göstermiştir. Kilise duvarlarında resim olmalı
mı, olmamalı mı tartışmaları sürerken bu dönemde
çeşitli mimari unsurların örnekleri ortaya çıkmıştır.
Derken, 1071 Malazgirt Savaşı sonrasında Kapadokya’da
başlayan Selçuklular Dönemi, kardeşçe yaşanan inanç-
lar, Osmanlı Dönemi’ndeki sakinlik ve huzur yılları…
Asurluların bölgeye Katpatuka demesi, şimdiki adıyla
Kapadokya’nın Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anla-
mına geliyor olması… İnanılmaz ama hepsi aklımda
kalan satır başları. Ve tüm bu bilgilerin zihnimde resim
olarak karşılığı var. Çünkü hayat boyu okuduğum veya
duyduğum tüm kitap cümleleri, altında benim imzam
olan anılara dönüştü.
Bulunduğum ortamda çok mu mutluydum, yoksa gez-
diğim için mi serotonin salgılarım arttı ve mutlu oldum
bilemem. Yıllar boyu edindiğim bilgi birikiminde oku-
duklarımı, araştırmalarımı, akademik çalışmalarımı
yadsıyamam tabii ki. Ama kısa zamanda öğrendiklerime
bakılırsa çok gören ben, çok okuyan bana göre daha çok
biliyor!
Bunu anlamanın yolu mu? Çok okuyun, çok gezin ve
siz karar verin.
28