Page 12 - FBEK DERGİ - 1
P. 12
KENT KÜLTÜR
Masumiyet Müzesi
H ayatımın en güzel anlarından biriydi, bunu Bir romanın müzesi… Kulağınıza ne denli tu-
şimdi daha iyi anlıyorum.
haf geliyor değil mi? Çünkü dünyada bunun
Orhan’ı aradım, Orhan Sinan Aktuğ’u. başka bir örneği yok.
Derin, sarsıcı bir aşkın eşyalara, cisimlere sin-
Emin N. İYİM
Fen Bilimleri Kurs ve Temel Liseler 2010 yılının Ekim ayıydı. Orhan’ın bana he- mesi ve böyle yüzlerce nesnenin bir müzede
Genel Müdür Yardımcısı diye ettiği ve bir haftadır elimden düşmeyen sergilenmesi…
Masumiyet Müzesi’ni Cumartesi günü biti-
rip Pazar günü romandaki kişilerin yaşadığı Firuzağa Camisinin avlusunda bütün bunları
Beyoğlu-Çukurcumadaki sokakları gezmeye düşünürken telefonum çaldı, arayan Türkçe
başladım. öğretmeni arkadaşım Orhan Sinan Aktuğ’du.
Beyoğlu eskiden (8-10 yıl öncesini kastediyo- “Beni aramışsınız, dersteydim; Pazar sabahı
rum, şimdi her şey çok değişti.)hareketli, eğ- biraz da merak ettim.”
lenceli Cumartesi gecelerinin yorgunluğunu
Pazar günleri üzerinden atardı. Pazar sabahı “Romanı bitirdim Orhan, şu anda Masumiyet
binalar, sokaklar adeta dinlenmeye çekilir ve Müzesi’ne yakın bir yerdeyim. Binanın hazır-
İstiklal Caddesinde yürürken başka bir kente lık çalışmaları sürüyor, duvarlara iskele kurul-
gelmiş gibi hissederdiniz kendinizi. muş, sıva yapılıyor, ama ne zaman açılacağı
belli değil, biraz zaman alacak gibi görünüyor.
Galatasaray Lisesi’nden aşağıya doğru yürü- Bugünü buralarda geçireceğim.”
yerek Firuzağa Camisine geldim. Füsun’un
babasının cenazesi bu camiden kalkmıştı. Av- “Emin Hocam, çok etkilendim doğrusu; bir
ludaki bir sıraya oturup bir gün önce bitirdi- romana konu olan mekânları gezme fikri çok
ğim romanın sayfalarını zihnimde çevirmeye ilginç geldi bana. Masumiyet Müzesi açıldı-
başladım. ğında müzeyi birlikte gezelim.”
Okuduğum romandaki olayları, duyguları, ki- Çukurcuma’ da çok sayıda antikacı var. Ge-
şileri; olayların yaşandığı mekânlarda yeniden zebildiğim kadarını gezdim; antikacılara,
canlandırmak, hayalimde bir filme dönüştür- Orhan Pamuk’u sordum, az çok hepsi Orhan
mek ve bu filmin içine kendimi de katarak ro- Pamuk’u tanıyordu; müzenin açılmasını bek-
manı yeniden yaşamak çok hoşuma gitmişti. liyorlardı.
“1975’te bir bahar günü başlayıp günümüze Romanının kahramanı olan Kemal’in
kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal hikâyesi, aslında roman yazarının, yani Or-
ile uzak ve yoksul akrabası olan Füsun’un han Pamuk’un hikâyesidir, onun yaşamından
hikâyesi; hızı, hareketi, olayların ve kahra- izler taşır, yorumları yapıldı.
manlarının zenginliği, mizah duygusu ve in-
san ruhunun derinliklerindeki fırtınaları his- Sonraki günlerde Orhan’la roman üzerine
settirme gücüyle, elinizden bırakmayacağınız konuşurken bu yorumlarla ilgili düşüncesini
ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri.” sordum. Romandaki bir bölümden söz etti.
(Romanın arka kapağındaki yazıdan alıntı.) Nişantaşı’nda lüks bir restorana giren Kemal
uzak köşedeki bir masada yalnız başına otu-
Masumiyet Müzesi’nin ilk baskısı 2008 yılın- ran adama dikkat çekerek “Pamuk ailesinden
da yapıldı; romanın müzesi de 2012 yılında Orhan da buradaymış.” der. Böylece Orhan
açıldı. Pamuk, okuyucuya “ Ben, bir kenarda oturu-
14