Page 21 - Fen Bilimleri Dergi-6
P. 21
bebeğin göbek bağı; yuvasına, ailesine tılmaz. Bugün dahi doğuma giren anne-
bağlı olsun diye evin, çadırın yanına gö- lerin başına kırmızı bir fular, eşarp ta-
mülürdü. Günümüzde birçok ailenin bu kılması, lohusalık bitene kadar (40 gün)
geleneği devam ettirerek bebeklerinin anne ile bebeğin sakınılması gelenekleri
göbek bağını ailenin sosyal eğilimleri- sıklıkla gözlenmektedir.
ne göre dini yapı veya okul bahçesine
gömdüğünü birçoğumuz bilmekteyiz. Türkler, bazı sayılara (7, 40...) özel bir
Türklerde çok önemli yer tutan atalar önem atfetmişlerdir. Örneğin 40 sayı-
kültü*, yeni doğan bebeğe ad verilmesi sının Şamanizm’deki ve günümüzde-
ile ilişkilendirilebilir. Bebeğin isminin ki yeri oldukça önemlidir. Yukarıda da
çocuğun gelecekteki hayatını etkileyip değindiğimiz gibi lohusanın ve bebeğin
şekillendireceğine inanan Türkler, atala- topluma karışması için 40 gün beklenir.
rını onurlandırmak için isimlerin ailenin Ayrıca ruhun ölünün bedenini 40 gün
büyükleri tarafından seçilmesine ya da sonra terk ettiğine inanıldığı için, ölüm-
bebeğe aile büyüklerinin adının veril- den 40 gün sonra dualar okunur ve ye-
mesine özen göstermektedirler. Böylece mekler dağıtılır. İslamiyet’le kaynaşan bu
bebeğin adını aldığı atanın iyi ve güzel inanış, ölümün 7. ve 40. gününde mevlit
niteliklerinin taşıyıcısı olması amaçlan- okutulması şekline dönüşmüştür. Günü-
maktadır. İsim konusunda diğer bir nok- müzde de uygulanmaya devam edilmek-
ta da çocuğa konulan ismin onun yazgısı tedir. Ayrıca artık ortada görünmeyen in-
üzerinde belirleyici bir role sahip olduğu sanlar için kullanılan “kırklara karışmak”
inanışıdır. Bu nedenle daha önce çocuk deyimini de mutlaka duymuşsunuzdur.
ölümü yaşanan ailelerde çocuğa “Satı, Sizce bu bir tesadüf mü?
Satılmış, Yaşar, Durmuş, Dursun...” gibi
isimlerin konulmasına sıklıkla rastlanır. Doğum ve ölümle ilgili örneklerden son-
Bir aile çocuğuna neden “Satılmış” adı- ra biraz da gündelik yaşamdaki izlere göz
nı koyar ki demeden önce bir kez daha atmak ister misiniz?
düşünmemizi sağlayacak bir bilgi sanı-
rım. Aynı şekilde çok çocuk sahibi olan Kaçımız aile büyüklerinden “Gece tırnak
ailelerde de “Songül, Soner, Yeter...” gibi kesilmez?” uyarısını duymuştur acaba?
isimlerin tercih edilmesini de bu inanışa Altay Türklerinde tırnakla birlikte insan
bağlayabiliriz. Lohusalara (yeni doğum ruhunun da kaybolacağına inanıldığı
yapmış kadın) musallat olan “al karı- için tırnaklar gece kesilmez, gündüz ke-
sı ya da albastı” inanışı da günümüzde silen tırnaklar da bir yere gömülür. Aynı
yaşamaya devam etmektedir. Anneye ve şekilde gece saç kesilmemesi gerektiği ve
bebeğe zarar vereceğine inanılan al karı- gündüz kesilen saçın da rastgele atılma-
sından kurtulmak için yeni anne yalnız ması gerektiği inancı günümüzde özel-
bırakılmaz, üstüne kırmızı bir kumaş likle köylerde devam etmektedir. Ailenin
konur ya da bağlanır, evin ışıkları kapa- büyüklerinin “Kapı eşiğinde durulmaz!”
21