Page 16 - fenbilimleri dergi sayı-4
P. 16

TOPLUM


























                 Görmezden geldiklerimiz








                                Ö        znesi  olması  gereken  her  cümlenin  dışına   ‘’Ama’’ demişler, ‘’O senin için çöllere düştü,
                                                                                    dağa  taşa  seni  sordu,  çektiklerini  hepimiz
                                         itilmiş,  gölgelerin  ardında  kocaman  yalnız-
                                         lığa terk edilmiş kadınlarımız... Günümüzde   biliyoruz.’’
                                         özellikle  de  edebiyatın  sancılı  yanı  aslında
                                         geçmişten gelen bir yok sayılma, görmezden   Leyla yanıtlamış:
                         Tolga TORMAN
                Yakacık Fen Bilimleri Okulları  gelinme  ve  erkek  egemen  toplumun  şiirde,
                    Türkçe Zümre Başkanı  öyküde  ve  hatta  müzikte  bile  “kadın”  söz-  ‘’Mecnun  bana  olan  aşkını  herkese  söyledi,
                                         cüğünün kendine biçilen naçar bir kisvenin   dağa taşa haykırdı ama ben ona olan aşkımı
                                         ötesine  geçirilmemesi...  Kadın,  edebiyatın   hep  içimde  taşımak  zorunda  kaldım,  neler
                                         hırçın  anlam  denizlerinde  gizlenmiş,  sevgi-  çektiğimi bir ben bilirim. Şimdi siz söyleyin,
                                         nin kaçanı olarak gösterilmiş; uğruna acılar   gerçekten  Mecnun  mu  beni  daha  çok  sevi-
                                         çekilen  derken  bile  duyguları  erkek  kahra-  yordu?’’
                                         manların  ördüğü  duvarların  içine  hapsedil-
                                         miştir.                                    Bu  diyalogda  “Çektiklerini  hepimiz  biliyo-
                                                                                    ruz.” cümlesini alıp başköşeye oturtan edebi-
                                         Edebiyatımızda  sevgi  ve  aşka  dair  ölümsüz   yatın ne yazık ki Leyla’nın içten içe erimesini
                                         birçok eseri incelediğimizde ön planda olan   görmezden  gelerek  aşkın  bile  kadını  gizle-
                                         aşk;  çöllere  düşen  erkek  kahramanın  aşkı,   yen, aşkını kendi içinde yaşamaya zorlayan
                                         uğruna  dağları  delen  Ferhatların  aşkı,  bir   bakışını  ortaya  koymaya  yetiyor.  Burada
                                         odla  yanıp  kül  olan  Keremlerin  aşkı…  Ve   kadın;  aşkını  içinde  yaşar,  dile  dökmez
                                         nice “ -ler”ler… Buraya kadar her şey normal   demekle  bile  yüce  kavram  olarak  görülen
                                         çünkü aşk yüce bir kavram ve aşkta kadının   aşkın ikinci planına atılmaya çalışılan kadın;
                                         sadece acı çektiren “kötü, vicdansız, ulaşılsa   böylelikle öznesi olan her cümlenin nesnesi
                                         bile elde edilmeyen, mitolojik bir kahraman”   olmaya mahkûm ediliyor. Toplumsal baskı-
                                         gibi gösterilmeye çalışıldığı aşikâr.      nın kadını dar bir dünyaya mahkûm etme-
                                                                                    sinden başka bir şey değildir bu. Bu da bir
                                         Her birimiz aşkından deliye dönen Mecnun   nevi şiddet, bir nevi yok saymadır. Mecnun,
                                         hikâyelerini biliriz de nedense Leyla’yı gör-  yüce  âşık  olarak  gösterilirken  kadına  “Sen
                                         mezden geliriz. Oysa Leyla’nın şu sözleri bile   sus, aşk senin neyine?” demenin gizli yansı-
                                         gerçek başkarakterin kim olması gerektiğini   maları, sözler ardından gizlice bilinçaltımıza
                                         fazlasıyla özetler nitelikte:              itiliyor.  Burada  bile  aşkın  tekil  yalnızlığına
                                                                                    itilen  kadın,  dizini  kırıp  evinde  oturmaya
                                          “Sormuşlar Leyla’ya: ‘’Mecnun mu seni daha   yönlendirilirken  erkeklere  de  Mecnun  gibi
                                         çok seviyor yoksa sen mi Mecnun’u daha çok   her  yerde  gezmeyi,  aşkını  herkese  açmayı,
                                         seviyorsun?’’ diye.                        deli olmayı yüce bir şey olarak gösterilmeye
                                                                                    çalışılıyor. Kadını kafese koyup erkeği kafes-
                                         ‘’Ben!’’ demiş, ‘’Tabii ki ben daha çok sevi-  ten salıyor.
                                         yorum.’’


                16
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21