Page 41 - Fen Bilimleri Dergi - 3
P. 41
Her ırkta, yaşta ve cinsiyette ve hatta
hayvanlarda bile görülebilen bir hastalık
olan vitiligonun nedeni hakkında çeşitli
teoriler öne sürülmekte ancak nedeni
tam olarak hâlâ belirlenebilmiş değil.
Vitiligonun genetik bir temelinin olduğu
ve bu yatkınlığın hastalığın ortaya çık-
masında etkili olduğu düşünülmüş ve
istatistikler bu görüşü desteklemiştir. Ne
var ki aile sağlık geçmişinde bu hastalık
görülmemesine rağmen vitiligo olanların
da göz önünde bulundurulmasıyla has-
talığın sadece genetik temelli olmadığı
ortaya çıkmakta. Vitiligonun birçok cilt
hastalığı gibi bağışıklık sistemi ve ruhsal
sağlıkla da yakından ilişkili olduğu düşü-
nülmektedir.
Bağışıklık sisteminin deriye rengini veren
melanositleri yabancı bir madde olarak
algılayarak saldırması ve parçalaması,
pigment üreten hücrelerin kendilerini
yok etmesi ya da anormal fonksiyon
gösteren sinir hücrelerinin melanositlere
hasar verecek zehirli maddeler üretmesi
vitiligoya yol açabilmektedir. Bu teorile-
rin hepsi kanıtlara dayanıyor olsa da hiç-
biri vitiligonun neyden kaynaklandığını
tek başına açıklayamamaktadır.
Nedeni tam olarak belirlenemeyen bir
hastalığın tam ve kesin bir tedavisinin
olması da söz konusu olamıyor elbette.
Yine de vitiligonun tedavisi mutlaka bir
dermatoloğun gözetiminde ve kişiye özel
olarak belirlenmelidir çünkü her hastada
hastalığın seyri ve şiddeti farklılık göste-
rebilmektedir. Vitiligo tedavisinde korti-
zonlu kremler, ışın tedavisi (fototerapi),
depigmentasyon (tamamen beyazlatma),
güneşten korunma, makyajla kamufle
etme, psikolojik destek gibi yöntemler
kullanılmaktadır. Bir yöntem bir hastada
çok işe yararken bir diğerinde hiç sonuç
vermeyebilir. Bu durumda yılgınlığa
düşülmemelidir. Bu hastalığın psikolojik
yönünü de göz önünde bulundurduğu-
muzda hastanın stresten ve üzüntüden
kaçınması gerektiğini söylemek yanlış
olmaz.
Vitiligonun görünümle ilgili bir hastalık
olması nedeniyle bu hastalığa yakalanan-
larda görünümle ilgili üzüntü, toplum-
dan uzaklaşma, depresyon gibi psikolojik
etkiler de görülmekte; hastalıkla ilgili
eksik, yanlış bilgiler nedeniyle toplum
da hastaları bu anlamda desteklemek-
ten uzak kalmaktadır. Hâlbuki dış görü-
nüşteki etkilerine rağmen hastalığı ile
barışan, toplumdan uzaklaşmayan, başka
41